RAPOR (1)
Karadenizli bir bilim adamı pirelerle deney yapıyor. Pireye sıçra diyor. Pire sıçrıyor. Zıpla diyor pire zıplıyor. Pirenin kanatlarını koparıyor ve zıpla diyor. Zıplıyor.
Rapor 1: Pire
kanatları koparılmış olarak zıpladı.
Bu defa ayaklarını koparıyor
ve “zıpla” diyor hareket yok. Bir daha “zıpla” diyor yine hareket yok. Ve adam 2. raporu yazıyor.
Rapor 2: Pirelerin ayakları kopunca kulakları duymuyor.
-----------------o------------------
HATIRLA (2)
Bu ajanlar bilgiyi güvenlik açısından üçe bölmüş ve her birinin diğer iki sırdan haberi yokmuşcasına her şeyi ayarlamışlardı. Neyse KGB bunları konuşturmak için işkencelere başladı. Amerikalı kendisine ait bilgiyi 17. gün ağzından kaçırdı. Sıra İngiliz’e gelmişti. O da 9. gün çözüldü. Laz’ı da konuşturabilirlerse her şey tamamlanacak. Ama Laz bir türlü konuşmuyor. Artık 36. gün işkenceden getirip hücresine kapatıyorlar. Laz kafasını duvara vurarak:
- “Hatırla eşşoğlueşşek hatırla artık...
------------------o---------------
ALMAN İNGİLİZ VE LAZ (3)
Bir Alman, bir
ingiliz, bir Laz barda oturmuş bir yandan içip, bir yandan karılarının
aptallığı konusunda sohbet ediyorlarmış. Alman demiş ki: "Benim karım
Helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 Mark'lik et
almış, halbuki bir buzdolabımız bile yok!" İngiliz gülmüş: O da birşey
mi?" demis, "Benim karım Elizabeth daha da aptal. Babası çok
zengindir, geçen hafta kendisine 6000 Pound'a araba aldırdı, ama kullanmayı
bilmez." Laz atlamış. "Ula uşaklar, siz ne diyorsunuz" demiş,
"Benim karım Fadime hepsinden aptal. Bodrum'a iki haftalık tatile
gidiyor. Dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almış, halbuki
çükü bile yok!" Temel bu sefer
asker. Ama daha askerliğinin ilk günü. Çavuşları bunları kışlanın önünde sıraya
diziyor ve başlıyor çene yapmaya; - “Benim adım Hüseyin KIRÇ. Sakin karıştırıp yanlış söylemeyin oyarım. ” diyor ve Sonra gidip sıranın en başındaki ere soruyor; - “Adım neydi
evladım. ” - “Hüseyin KIRÇ
komutanım. ” 2. ere soruyor - “Hüseyin KIRÇ
komutanım. ” 3. er yanlışlıkla; - “Hüseyin KIÇ” diyince adamcağızı orada bir güzel evire çevire dövüp sonraki er'e geçiyor. Tabii kimsede yanlış yok artık. Neyse sıra bizim Temel'e geliyor. Çavuş, buna da soruyor tabi benim adım ne diye. Adamın adını tam hatırlamayan Temel, biraz düşündükten sonra hemen cevap veriyor. - “Hüseyin GÖRT ” -----------------o------------- Üç Karadenizli bir akşam meyhanede acayip dertli bir şekilde kafa çekiyorlar. Kafalar kıyaklaşınca İdris başlıyor. - “Karım nasıl beni
aldatır? Hem de bir yazarla ” diye söylenmeye. - “Nereden anladın
bir yazarla aldattığını?” diye sorunca diğerleri - “Nereden olacak
bir akşam eve geldiğimde yatağın altında bir roman buldum” der. Biraz sonra Dursun
bir of çeker ve o da başlar derdini anlatmaya. - “Benim karı da
beni bir aşçı ile aldatıyor.” - “Nasıl anladın?”
diye sorunca diğerleri Dursun hemen başlar anlatmaya; - “Geçen gün gündüz
vakti eve geldiğimde bizim yatağın altında bir kepçe buldum” der. Bunları dinleyen
bizim Temel öyle bir of çeker ki masayı titretir. Hayrola der diğerleri. Temel - “Sormayın
arkadaşlar sizi dinleyince benim derdim on kat daha arttı.” der. Diğerleri buna bir
anlam veremez. - “Nasıl yani?” diye sorarlar. Temel: - “Uzun zamandır
bizim karıdan şüpheleneydum. Geçen gün gündüz vakti eve bir baskın yapayım
dedim. Bir baktım yatağın altında bir jokey var.
Demekkim bu karı beni bir at ile aldatıyor.” Temel ile İdris bir
gün 2 tane at almışlar. Ancak bir tane ahırları varmış, iki atı da aynı ahıra
koymuşlar. Temel demiş ki: - “Yav İdrus, biz
ha punları karıştırıruk. Pen penumkinin yelesini kesayum daa” - “Ha can
temamdur”, diyor İdris. Aradan bir iki gün
geçiyor. Bir de bakıyorlar iki atında yeleleri kesik. Temel hemen olaya el
koyup, - “Ulu uşağum
baksana daa. İkisinin de yeleleri kesiktir. Pen penumkinin kuyruğunu kesayum,
haçan sen kesmeyesun. ” Temel kendi atının
kuyruğunu kesiyor. Bir iki gün sonra yine bakıyorlar iki atında kuyrukları
kesik. Temel de İdris de hayvanların bir taraflarını
kesmekten bıkıyorlar sonunda Temel bir çözüm söylüyor: -
“Uşağum
İdris cel piz şöle yapalum. Siyah olanı sen al beyazı ben. -----------------o--------------- BANKA SOYGUNU (7) ------------------o----------------- BAR (8) Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. 'Ulan' diyor, - “Ben aşağıdan
içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?” Geçiyor aynanın karşısına ve
prova yapıyor. - “Bana bir fvisku”
yok böyle anlarlar - “Bana bir rakı”
'yok' diyor 'böyle de anlarlar. - “Bana bir bira”
Tamam diyor böyle iyi anlamazlar. Ve aşağıya iniyor,
masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor. - “Barmen bana bir
bira. ” Barmen Temel’i
biraz süzdükten sonra soruyor: - “Birader sen laz mısın? ” Temel: - “Uuuy nasıl
anladın” diyor; - “Burası resepsiyon da bar karşıda.. -------------------o---------------- ÇIPLAKLAR KAMPI (9) Temel’le Dursun plajda dolaşırken kapısında ‘çıplaklar kampı’ yazan etrafı duvarlar ve tel
örgülerle çevrili bir yapıyla karşılaştılar. Dursun: - “Temel içeride ne
var acaba? ” Neyse Dursun yere
doğru eğildi. Temel sırtına çıkıp yükseldi. Dursun: - “İçeride ne var?
” - “İnsanlar ” - “Kadın mı erkek
mi? ” - “Nasıl anlayayım. Hiçbiri elbise giymem ---------------------o------------------- AHİRETTE 2 KADIN (10) - Selam, benim adım Wanda. - Keşke derin
dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor -------------------o--------------- DAR ETEKLİ KADIN VE TEMEL (11) İstanbul’un
otobüsleri bilindiği gibi ağzına kadar dolu olur. Bir gün durakta insanlar
Otobüs’ün gelmesini bekliyorlardı. En önde dar etekli bir kadın, arkasında da
bizim Temel. Otobüs durağa yanaştı. Dar etekli kadın otobüsün merdivenine
ayağını attı ama ne yaptıysa eteği dar olduğu için bir türlü otobüse binemedi.
Elini arkaya atıp eteğin bir düğmesini açtı. Yine denedi ama binmeyi
başaramadı. Bir düğme daha, ama yine başaramadı. Herkes söylenmeye başlarken,
Temel kadını kucakladığı gibi otobüsün içine bıraktı. Otobüs duraktan hareket
ettikten 2 dakika sonra kadın Temel’in yanına gelerek; ----------------------o------------------------ DENİZDE MEZAR (12) > Yolculuktan
dönen Idris, kahvede oturanlara sordu : ----------------------o------------------- DERİN DEĞİL (13) Temel dere
kenarında oturuyormuş. Oradan jeeple geçmekte olan bir adam suyun derin olup
olmadığını sormuş. Temel: - “Derin değildir
geçebilirsin” demiş. Adam da Temel'e
güvenerek suya jeepiyle girmiş. Jeep bir anda sulara gömülmüş. Kan ter içinde
sudan çıkan adam Temel' in yakasına yapışmış. - “Hani derin
değildi ulan. ” Temel: - “Abi vallahi
benim suçum yok, demin ördek geçiyordu, su beline geliyordu. ” ----------------o-------------- DOKTOR TEMEL (14)
Kadının biri rahatsızlığı bulunan oğlunu doktora götürmüş : ----------------o------------- DÖNMEYİZ (15) Temel ile Dursun bir gün felekten bir gece çalmak için iki roman ayarlamışlar. Daha sonra Romenleri arabaya atıp dağlara doğru gitmeye başlamışlar. Şehirden iyice uzaklaşınca Romenler
korkmaya başlamış. - “Buradan kurtulmalıyız” diyerek konuşmaya başlamışlar
aralarında. Birden akıllarına bizden iğrenirlerse bırakırlar diye bir fikir gelmiş. Temel ile Dursun'a: - “Arkadaşlar kusura bakmayın biz dönmeyiz”, demişler. Bunun üzerine Temel ile Dursun Romenlere dönüp: “Bu kadar yol geldikten sonra artık bizde dönmeyiz”,
demişler. -------------------o-----------------
Temelin bir koyunu varmış, bir türlü gebe
kalamıyormuş. -------------------o-------------- FADİMENİN DONU (17)
TEMEL ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken
birara Fadime dönme dolaba binmek ister. Temel karşı
çıkar; ‘‘Olmaz donun gözükür'' der. Fadime susar.
Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan
yanından ayrılır. On dakika sonra Temel'in yanına döner. Temel sorar: --------------------o--------------------- FANTEZİ (18) Fantezi manyağı Temel, karısı
Fadime'ye mesaj atar ; hemen cevap
yazar : - Ama Temel'um, öyle yaparsan sağır
olurum sonra. Temel'in cevabı hazırdır ;
--------------------o------------------ FİTİL (19) Temel ishal olmuş,
gittiği doktor da “günde iki defa fitil” salık vermiş. Temel fitilin asıl
kullanım şeklinden habersiz olduğundan, hap gibi yutmuş ve
tabii ki daha kötü olmuş. İkinci defa gittiği doktor ona günde üç defa fitil
vermiş, Temel daha kötü olup da doktora üçüncü defa
gidince doktor şüphelenip sormuş: - “Siz yoksa bu
fitilleri hap gibi yutuyor musunuz ?” Temel kızmış, “Yok, bir tarafıma
sokuyorum.”
----------------------o---------------------- KESİNLİKLE YILIN FIKRASI (20) Temel akşam eve gelmiş Fadime boynuna sarılarak karşılamış onu. "Temel'um harika bir haberim var sağa. Bir ay geciktim. Herhalde bir bebeğimiz olacak, Doktor bu sabah bağa test yaptu. Sonucunu alana kadar lütfen kimseye söylemeyelum!'demiş heyecanla. Ertesi sabah Trabzon Elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için kapıyı çalmış: "Siz Fadime misiniz? Bir aylık gecikmeniz var,
biliyor musunuz?" --------------------o---------------- HELİKOPTER (21) İlk defa helikopter gören bir laz yanındaki
arkadaşına soruyor. - “Ula bu ne? ” diye yanındaki de cevap
veriyor. - “Olsa olsa pin yaşunda bir sinektur.
-------------------o----------------- JETON (22)
“Karişma uşagım, hiç bozma şansım yaver gidiyor.” ----------------o--------------- KAWASAKİ (23) Motor merakı olan bizim Temel Almanya'ya gitmiş ve kendisine bir Kawasaki almış. Otoyola çıkıp başlamış hız yapmaya. Bir süre sonra ilerde gitmekte olan bir Mercedes’e yetişmiş ve Mercedes’in şoförüne - “Sen Kawasaki’yi bilir misin” diye sormuş. Mercedes’in şoförü evet diyene kadar Temel vuuuuun diye uzaklaşmış gitmiş. Mercedes’in şoförü başmış gaza ve Temel'e yetişip sormuş peki sen Mercedes’i bilir misin diye. Temel bilmem demiş ve vuuuuuun diye uzaklaşmış. Az sonra Temel büyük bir kaza geçirmiş. Mercedes’in şoförü gelmiş Temel'in yanına ve sormuş. - “Sen neden Kawasaki’yi biliyor musun diye sormuştun ?” Temel kaldırmış kafasını “Kawasaki’nin freni neredeydi acaba ?” ----------------------o------------------ KEPEK EKMEĞİ (24) Temel 70 yaşında, kahvede oturuyor. Yanında da en yakın arkadaşı 75'lik İdris.Tavlanın en heyecanlı yerinde birisi koşa koşa kahveye gelir ve - “Müjdemi isterim
İdris dede, bir oğlun oldu” der. Temel şaşkın, sorar. - “Uşağım, ha bu
işin sırrı nedur?” İdris: - “Kepek ekmeği”
der ve alelacele oğlunu görmek için evin yolunu tutar. Temel de doğru fırına
girer kepek ekmeği için ve tezgâhtar
kıza: - “Hemen bana 30
kepek ekmeği” der. Kız da: - “Aman beyefendi,
bu kadar ekmeği napacaksınız, yarına kaskatı olur” diye cevap verir. Temel de: - “Ula bu nasıl
iştir, herkes biliy de bi ben bilmiymişim”. ------------------o----------------- KOKUYU
ÇIKARAMADIM (25) Bir gün bizim Temel İstanbul'a arkadaşı Dursun'u ziyarete gitmiş. Akşam geç vakitlere kadar oturup sohbet etmişler. Akşam yemeğinden sonra Dursun Temel'e demiş ki. - “Bak dostum hacen
bir ihtiyacun varsa şimdi gör. Tuvalete bizim yatak odasından gidiliyor, yoksa
sonra gidemezsin. ” Temel ise gayet rahat bir şekilde: - “Ben eyuyum hec
bi ihtiyacım yok. ” Sonra yatmışlar. Gecenin bir yarısı bizim Temel sancılar
içerisinde uyanmış. Yediği ağır yemekler sıkıştırmaya başlamış. Garibim tavuk
gibi zıplamaya başlamış. Bir türlü gidecek gibi değil sancılar. Tuvalete de
gidemiyor. Son kerteye gelmiş. Çıktı çıkacak. Temel bir bakmış
camın kenarında bir çiçek saksısı. Kaptığıynan çiçeği kaldırmış ve saksının içine
ihtiyacını gidermiş. Geride çiçeği toprağı ile birlikte saksının içerisine
güzel bir şekilde yerleştirerek yatmış. Sabah erkenden de oradan tüymüş
memlekete. 6 ay kadar geçtikten sonra bizim Temel Dursun'a bir mektup yazmış: Nasılsın
iyi misin falan filan. Dursun mektuba hemen cevap yazmış: Hal hatır sormadan
hemen meseleye geçmiş: “Ula Temel nereye sıçtıysan çabuk söyle. Üç ev değiştirdim hala kokuyu çıkaramadım. ---------------------0------------------- LEZBİYEN TEMEL (26) Temel bara gitmiş
barda sarışın bir hatun görmüş, başlamış kadını kesmeye. Bunu fark eden kadın
Temelin yanına gelmiş ve ona ------------------o----------------
MALULİYET...(27) Temel emekliliğini hak ettiği ertesi günü Sosyal Güvenlik Kurumu’na giderek emeklilik müracaatını yapmak istemiş. İlgili kadın memur yaşını teyit etmek için nüfus cüzdanını istemiş. Ceplerini karıştıran Temel;
– ”Nüfus cüzdanım evde kalmış,ev yakın,bir koşuda alıp geleyim” demiş. – “Yok canım.” demiş
memure, gömleğinizi açın lütfen. Temel gömleğinin
düğmelerini çözünce kırlaşmış göğüs kılları meydana çıkmış. – “Bu kır renk benim için yaşınızın kanıtı için yeterli” diye ilave etmiş. ve emeklilik müracaatını kabul etmiş.Temel eve dönünce olayı karısına Fadime’ye anlatmış. Fadime; ”Pantolununu da indirseydin keşke, ilaveten maluliyet maaşı da bağlarlardı!” -------------------o------------------ MANTIK (28) Temel
Dursun’a sordu. -
“Yahu Dursun Aristo mantığı nedir? ” Dursun nasıl anlatacağını düşündükten
sonra: -
“Bak Temel.. Temel : “Efendim” Dursun
: “Senin akvaryumun var mu? ” “var” Dursun
: “Akvaryumunu sever misin? ” “evet” Dursun
: “O zaman balıkları da seversin? ” “evet” Dursun
: “O zaman denizi de seversin? ” “evet” Dursun
: “O zaman plajı da seversin? ” “evet” Dursun
: “O zaman plajdaki kızları da seversin? ” “evet” Dursun
: “O zaman o kızlarla yatmayı da istersin? ” “evet” Dursun
: “İşte aristo mantığı budur Temel’ciğim. ” Bu
olay Temel’in kafasına yer etti. Yolda rastladığı birini çevirip sordu: -
“Kardeş senin akvaryumun var mı? ” Adam
: “Hayır birader.”
Temel : “Ulan sen ipne misun?” ----------------------o-------------------- ÖKSÜRÜK (29) Temel boğmaca
hastalığına yakalanmış. Acayip bir şekilde öksürüyormuş Sonunda doktora gitmeye
karar vermiş. Doktorun odasına girmiş. Doktor
Temel’i muayene etmiş ve şöyle demiş; - “Bu vereceğim
ilacı günde 3 kez alacaksın va bir hafta sonra kontrol için tekrar bana
geleceksin”. Ancak doktor
Temel'e yanlışlıkla güçlü bir müshil ilacı vermiş. Temel aradan 2 gün geçtikten
sonra dayanamayarak doktora tekrar gitmiş. Doktor Temel'e - “Öksürüğün nasıl
oldu?” diye sormuş. Temel doktorun suratına bakarak şöyle demiş - “Cendime
cüvenemeyurum ki öksüreyum doktor bey”. --------------------o---------------- POKER (30) Temel bir dostunun
evindeki poker partisine davet ediliyor. Soruyorlar kendisine. Poker
bilmediğini söylüyor. Ev sahibi Temel’i yanına çekiyor: - “Bak Temel.
Pokerde amaç Asları, Papazları, Kızları falan uyumlu olarak biriktirmeye
çalışmaktır. Tüm kâğıtları Kupa Floş'u keser. ” Temel merak eder ve; - “Kupa floş ne
demek oluyor? ” - “Kupa floş çok
müthiş bir eldir. Kupa 10, kupa vale, kupa kız, kupa papaz ve kupa asından
oluşur. O eli bulana karımı bile veririm. ” Neyse geçiyorlar bir masaya oyunu
seyrederlerken birisinin işi çıkıyor. Yerine Temel’i oturtuyorlar. Kâğıtlar
dağıtılıyor. Temel ilk kartı açıyor Kupa as. İkinci, kupa kız, kupa 10, kupa
papaz veeee kupa vale. Birinci oyuncun eli iyi olacak ki rest diyor. İkinci
pas, üçüncü de pas sıra Temel’de Temel ev sahibinin kulağına eğilip soruyor: - “Ha senun karı
hangisidur daa?” - “Karşı masada
oturan sarışın.” Temel düşünüyor
veeee konuşuyor:
-
“Bu da
PAS.” ------------------o---------------- ROMAN (31) Temel kırtasiyeye
girmiş. Bilgiç bilgiç: - “Bana bir roman
lazım. ” Kırtasiye
tezgâhtarı sormuş: - “Efendim ağır mı
olsun hafif mi? ” Temel: -
“Fark
etmez canım. Nasıl olsa arabam dışarıda.”
-------------------o--------------- SAHTE PARA (32) Marketin birine bir
turist gelmiş bir şeyler almış, sonra Türk parası çıkaramamış dolar uzatmış
kasadaki adama. Adam para sahte mi değil mi diye kuşkuya düşmüş. Paranın
orasına burasına bakmış. Evirmiş çevirmiş anlayamamış sahte olup olmadığını.
Bakmış böyle olmayacak parayı sırada bekleyen Temel'e uzatmış. - “Bir de sen bak
hele” demiş.Temel paranın bir altına bir üstüne bakmış sonra masanın üstüne
atmış ve - “Bu para sahte”
demiş. Herkes şaşırmış, nasıl anladın bu kadar çabuk demişler. Temel de: - “Bunun üstünde
Atatürk resmi yok” demiş. --------------------o------------------ SAKSAFON (33) Temel İstanbul'a ilk kez gelmiş ve köyünde methedilen sinek barı arayıp durmuş. En sonunda sinek barı bulmuş ve içeri girmiş. İçkisini içerken kendi kendine düşünmüş - “Ulan bu sinekli
barın ne özelliği var herkes methetti hiç bir özelliği yok” İhtiyaçtan tuvalete
gittiğinde bir de ne görsün pisuar altındanmış. “demek buranın özelliği buymuş”
demiş. Geri dönüp içkisini içmiş. Ertesi akşam yine gelmiş. İçkisini bitirince
tuvalete gitmiş ki altın pisuar orada yokmuş. Kızgın bir şekilde geri dönmüş. Barmene
çatmış: - “Hani buranın
altın pisuarı kardeşim bir özelliğiniz vardı o da yok şimdi” Barmen kenarda
duran iri yarı birine seslenmiş: - “Abdullah abi gel gel ,dün akşam senin saksafona işeyen adamı buldum.”
-------------------o-------------------- SOL SİNYAL (34) - Sinyal takildi da ----------------------o--------------------- Parasızlık bir gün
Temel'in canına tak etmiş ve çok para kazanmak üzere Amerika'ya gitmeye karar
vermiş. Hemen uçak biletini alıp ilk uçakla soluğu orada alıvermiş. Fakat
görmüş ki orada para kazanmak onun hayal ettiği kadar kolay değil. Bakmış
elindeki avucundaki de bitiyor bir banka soyup ülkesine kaçmaya karar vermiş.
Gece olmuş. Temel bir bankaya girmeyi başarmış ve hemen önüne çıkan ilk kasayı
açmış. Bir de bakmış ki kasada bir kase muhallebiden başka bir şey yok. Bu
benim kısmetim diyerek yemiş muhallebiyi bir güzel. Gitmiş ikinci kasaya. Onu
da açınca ne görsün bir kase muhallebi daha. Onu da yiyivermiş. Sıra gelmiş
üçüncü ve son kasaya. Onu da açmış ve görmüş ki oda boş. Sadece bir kase
muhallebi. Temel çok sinirlenmiş. Ama muhallebiyi de bir güzel yemiş. Bakmış
para mara yok vazgeçmiş soygundan. Kaldığı otele geri dönmüş. Ertesi sabah
gazetesini almış ve okumaya başlamış. Gazetedeki manşette şu yazıyormuş:
“AMERİKA'DAKİ EN
BÜYÜK SPERM BANKASI DÜN GECE KİMLİĞİ BELİRSİZ KİŞİLER TARAFINDAN SOYULMUŞTUR! ” -----------------o------------------- SÜZME (36) Temel'in 8 tane çocuğu varmış. Ama hepsi de birbirinden salak, geri zekalıymış. Temel ve karısı Fadime doktora gitmişler, durumu anlatmışlar. Böyle böyle biz artık çocuk istemiyoruz demişler. Doktor bunlara 1-2 kutu prezervatif vermiş. Nasıl kullanılacağını falan anlatıp yollamış. Neyse bunlar kullana kullana bir gün prezervatifleri kalmamış. Temel kara kara düşünmeye başlamış . Ne yapsak ne etsek diye Fadime " Dur ben sana dantelden örüvereyim demiş." Ölçüyü falan almış 1-2 gün içinde örmüş. Aradan 9 ay geçmiş. Temel ile Fadime nin 1 çocukları daha olmuş . Zamanla çocuk büyümüş, 9-10 yaşlarına gelmiş. Ama nasıl bir çocuk zeki mi zeki, fırlama mı fırlama . Önceki 8 ine hiç benzemiyor. Tüm sınavlarda birinci, sporda tüm şehrin en iyisi, köyün en zeki, en atılgan çocuğu olmuş. Bir gün Temel kahvede otururken sormuşlar. " Ya Temel senin 9 çocuğun 8'i deli mi deli bu sonuncusu nasıl oluyor da bu kadar akıllı oluyor? " Temel gerine gerine cevap vermiş; ''Süzme o süzme'' ----------------o-------------- ŞOFÖR (37) Temel kamyon şoförüdür. Yolda giderken kamyonun freninin tutmadığını fark ediyor. Kamyonu yoldan çıkararak durdurmayı düşünüyor ve bu sebeple yolun solunu kontrol ediyor. Yolun sol tarafında bir pazar yeri kurulu ve en azından 150-200 kişilik bir insan topluluğu var. Temel arabayı sol tarafa yoldan çıkaramayacağını düşünüyor. Yolun sağını kontrol ediyor ve sağ tarafta bir çocuğun oynadığını görüyor. Temel düşünüyor; çocuğa yazık olacak ama 150-200 kişinin içine girmektense bir can ile bu kazayı atlatırız diye düşünüyor ve dümeni sağa kırıyor. Akşam TV haberlerinde bir haber; Spiker bir kamyonun 150-200 kişilik bir pazar yerine girdiğini ve çok sayıda yaralı ve ölünün olduğunu anlatıyor. Temel de olay yerinde. Temel’e soruyorlar, bu iş nasıl oldu diye. Temel anlatmaya başlıyor;
“Her şey o çocuğun pazar yerine doğru kaçmasıyla
başladı...” TEMEL AMERİKADA İŞE
GİRMEK İSTIYOR (38) Temel işe girmek icin
Amerika’da FBI’ya başvuru yapmış,ancak başvurunun onaylanması için bir sınavdan
başarılı olması gerekmiş. Sınav tarihi gelmiş ve Temel’de sırada bekliyormuş.
Sınav sorumlusu ilk önce bir İngilize tabanca verip “içeride odada karın var ve
sen görevin gereği onu öldüreceksin”, İngiliz içeride 5 dakika durup çıkmış ve”
ben bunu yapamam” deyip oradan gitmiş. Aynı testi Fransız, İtalyan denemiş
ancak hiçbiri görevi yapamamış. Sıra bizim Temele gelmiş “içeriye gir ve görevi
tamamla” demişler, Temel tabancayı alıp içeri girmiş, 1 dakika sonra içeriden
“tak, tak,tak, şangır,şungur” diye bir ses gelmiş.Temel dışarı çıktığında
sormuşlar “neydi bu sesler” diye,Temel cevap vermiş “bu silah kurusıkıymış
bende karıyı pencereden aşağı attım” ------------------o----------------- TEMEL'İN GAZETESİ (39) Temel
bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış. Fakat
tembelmiş ve gazete alabileceği tek yer oturduğu dağın eteğindeki bakkalmış. Bu
iş için hep Fadime'yi gönderirmiş. Fadime bir gün sıkılmış ve pazartesi günü 7
tane o günün gazetesinden almış. Ve pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini
saklamış. Ertesi gün Temel gazete isteyince dün aldığı gazetelerden birini “ben
çıkıyorum” deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine
Temel gazete istemiş Fadime yine işlerini halledip Temel'e gazeteyi vermiş.
Perşembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş. Akşama doğru Temel
Fadime'yi çağırıp “Fadime” demiş “Dünyada ne salak
insanlar var; dört gündür aynı adam aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor”. -------------------o----------------- TARİKAT (40) Temel tarikata
girmek için başvurmuş. Şeyhin karşısına çıkarmışlar. Şeyh Temel’e: – “Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın” demiş. Neyse aradan üç hafta geçmiş ve temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş: – “Temel tamam mı? Sabredebildin
mi?” Temel: – “Valla, ilk hafta hiç problem yoktu. İkinci hafta sabrım çok zorlandı ama dayandım. Üçüncü hafta, benim karı üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordu, hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım.” Şeyh: – “Aaaa olmadı
şimdi. Biz seni tarikata alamayız.” Temel: – “Sittiret
tarikatı! Bizi artık Migros’a da almıyorlar!” -----------------o-------------- TECAVÜZCÜ TEMEL (41) Temel bir kadına tecavüz suçundan yargılanmaktadır. "Ne diyorsun bu duruma?"der. Temel ,savcinin bu kadar yüklenmesinden şaşkın bir halde cevap verir:
Haçim bey, penum anlamadiğum pen ha bu gariyu mi si..um, savciyu mi ? -------------------o--------------- TEMEL AVDA (42) ---------------------o--------------- TEMEL ÇIPLAK (43) Temel’in biri bir gün denize gider, soyunur elbiseleri sahilde bırakır. Çırılçıplak girer denize epey yüzdükten sonra döner gelir sahile bakar elbiseler yok. Çaresiz bir eli önde bir eli arkada adem gibi eve gider. Yolda yaşlı Temel’lerden birisi görür sorar uşağım bu ne hal Temel durumu anlatır yaşlı Temel - “Ula salak uşağım yüzünü kapat oni kim tanıyacak” der TEMEL FUTBOLCU (44) - La dursun ...öbür dünya da futbol varmıdır ? Dursun: - La bende bilmeyrum. Kim önce ölürse öte kine mektup yazsın. ve dursun ölmüş. Temele mektup
gelmiş: - La temel saa bir eyi bide kötü haberim var eyisi burda futbol vardır. Kötüsü bu haftaki maçın kadrosunda sende varsın -------------------o----------------- TEMEL HACCA GİDER. (45) Temel bir gün hacca gitmeye karar verir. Fadime'ye gelir, - Hakkını helal et ben hacca gidiyorum, der. Fadime de, - Bir şartla der, beni de götürürsen. Temel ikna edemez Fadime’yi. - Tamam, gel o zaman annelerimizle helalleşelim, der. Temel'in annesine giderler, - Anne hakkını helal et biz hacca gidiyoruz, der. Annesi de, - Bir şartla, beni de götürürsen. Temel onu da ikna
edemez. - Tamam, der. Hep birlikte Fadime'nin annesine giderler. - Hakkını helal et biz hacca gidiyoruz, der. Kayınvalide de aynı şekilde, - Bir şartla beni götürürsen, der. Temel çaresiz. Üçünü de alıp hacca gider. Haccın gereklerini yerine getirirler. Dönecekleri gün herkes son ibadetlerini ve tövbelerini yapmak için odalara geçer. Temel odasına giderken annesinin tövbesin duyar, - Allahım beni affet Temel’in babasını 4 kez aldattım. Temel inanmıyorum diyerek odasına doğru yürür. İkinci odada kayınvalidesinin tövbesini duyar, - Allahım beni affet. Fadime’nin babasını 8 kez aldattım. Temel duyduklarına inanamaz. Son odada Fadime'nin tövbesini duyar: - Allahım beni affet Temel'i 1kez aldattım. Temel büyük bir şok içerisinde odasına kapanır dizlerinin üstüne çökerek başlar tövbe etmeye,
- Allah’um sen onları boş ver esas benu affet. Senun
huzuruna bu kadar orospuyu getirdigum içun... -------------------o------------- TEMEL İLE
EVA (46) Temel, çok
güzel bir rus kadınıyla evlenen Dursun’un karısına fena halde kafayı takmış. Ne
yapsam da bu kadınla birlikte olsam?
diye içi içini yiyormuş. Bir gün temel dayanamayıp Eva’nın yanına gitmiş. -Temel:
Senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum. -Eva: Hay
hay, tabii neden olmasın ama 100 dolarını alırım. Müsait olunca da ben seni
ararım gelirsin. Ertesi gün eva, Dursun işe gittikten sonra temeli aramış. Eva: - 100
doların hazırsa hemen gel demiş. Temel: - Hazır
hazır, hemen geliyorum. Temel 100 dolari Eva’ya verdikten sonra işi bitirmişler
ve Temel evden çıkıp gitmiş. Akşam dursun eve geldiğinde; Dursun: -Hanım
temel bugün buraya geldi mi ?Eva: -
Şeeeyyy geelldiii deee.. Dursun: - Peki
sana 100 dolar verdi mi ? Eva: - Şeyyy
dursunnnn verdii ama dinlee beni biiii yaaa....Dursun:
- Temel
sabah koştur koştur yanıma geldi. "Dursun bana acil 100 dolar lazım.
Öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım." dedi. Ulan bu temel çok
dürüst adam ya! -----------------o------------ TEMEL İLE YUNAN
ASKERİ (47) Temel askerliğini yunan sınırında yapıyormuş.Temel’in canı çok sıkılıyormuş. Yunan’a bir ıslık çalmış elleriyle “Havacı mısın?” işareti yapmış,Yunan aldırmamış.Bir ıslık çalmış elleriyle “Karacı mısın?” işareti yapmış, Yunan aldırmamış. Bir ıslık daha çalmış “Denizci misin?” anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış. Bir ıslık daha çalmış. El hareketi yaparak “Topçu musun?” demiş, yunan aldırmamış.Bir ıslık daha çalmış “Gözcü müsün?” anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.Nöbetler değişmiş sıra yine Temel’le Yunan’a gelmiş.Yunan’a hadi sınıra git demişler yunan da: – “Ben oraya gitmem.
Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir
koyacam gözlerin fırlayacak diyor..” ----------------o---------------- KABIZTemel kabız olmuş ve en yakın arkadaşı Dursun'u yanına alarak doktora gitmiştir. Doktor muayene ettikten sonra reçeteye bir fitil yazar eczaneye gönderir. Eczaneden fitili alırlar ve eve gelirler. Ancak ne Dursun'un ne de Temel'in fitilin ne olduğu ve ne işe yaradığı konusunda bir fikirleri yoktur. Dursun eczane telefon numarasını çevirir ve eczacı ile görüşmeye başlar; - Eyi günler. Arkadaşum kabuz idu. Biraz once sizden bir çubuk alduk. - Evet. Nasıl yardımcı olabilirim ? - O çubuğu ne edeceğidu ? - Anüs yolu ile uygulasın efendim. - Peki. Dursun telefonu kapatır. Ama yolunda gitmeyen bir şey daha vardır. Ne Temel ne de Dursun anüsün ne olduğunu bilmemektedirler. Dursun eczaneyi yeniden arar ve aynı eczacıyla görüşmeye başlar; - Sizi yine rahatsuz edeyrum. Bizum Temel bu çubuğu ne edeceğidu ? - Anüs yolu ile uygulasın efendim. Makattan yani. - Makattan mı ? - Evet makattan. Dursun telefonu kapatır. Ama yolunda gitmeyen bir şey daha vardır. Ne Temel ne de Dursun makatın ne olduğunu bilmemektedirler. Dursun yeniden eczaneyi aramak konusunda tereddütlüdür. Eczacının artık kızacağını düşünürler. Bir süre aramazlar. Temel'in yoğun ısrarı sonucu Dursun numarayı yeniden çevirir ve eczacıyla yeniden konuşmaya başlar; - Afedersunuz yine ben. Temel bunu ne edeceğudu ? - Götüne soksun götüne ! Dursun telefonu kapatır ve Temel'e sitem eder; " Ben dedim sağa bu herif kesin kizacak diye " ----------------------o------------------ Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış.
Temel, ne istediğini söylemiş: ----------------o-------------- TEMEL ÖLÜNCE (50) Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış.
Karısı fadimeye sorar -Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ?
Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel -Onu benim kadar sevecekmisin ? -(ağlayarak) Evet -Onu eve alacakmısın ? -Evet -Ona güzel yemekler yapacakmısın ? -Evet Temel'im. -Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da
yapacakmısın ?
-ONU SEVMEZ.
TEMEL TAHLİLDE (51) ---------------------o----------------- TEMEL TAKSİ DURAĞINDA (52)Temel taksi durağında gece nöbetçisidir. Kadının biri çıplak olarak bizim Temel’in taksisine biner. Temel ikide bir dikiz aynasından kadına bakıyor... Kadın: “Ne bakıyorsun sen hayatında hiç çıplak kadın görmedin mi?” diye çıkışınca Temel boynunu büküp cevap vermiş: “Haçan ondan deyuldur daa.. Parayi neredan çikaracaksun diye bakayrum!” ----------------------o------------------ TEMEL VE AYI (53) Temel bir gün
meyhanede dertli dertli içiyormuş. Onu gören Dursun :
-------------------o---------------- TEMEL VE AYI (54) Temel bir gün
meyhanede dertli dertli içiyormuş. Onu gören Dursun : ---------------------o--------------- TEMEL’İN KÖPEĞİ (55) Temel’in bir köpeği varmış. Bu köpeği öyle bir eğitmiş ki Temel’in söylediği şeyi yapıyormuş. Temel Dursun’la muhabbet ederken köpeğine 2 TL verir ve demiş ki git bana gofret al. Köpeği kısa süre sonra elinde 1 tane gofretle gelmiş. Bu durum Dursun’un ilgisini çekmiş. Bir gün Dursun kahvede otururken Temel’in köpeğini görmüş ona 2 gofret alsın diye 4 TL verip bakkala yollamış. Beklemiş beklemiş köpekten haber yok sonunda Temel’i bulup demiş ki. – Ula Temel senin o
köpeğin hırsızdır 4 TL verdim 2 gofret alsın diye köpek bana hiç bir şey
getirmedi. Temel’de kahkaha
atarak: – Ula Dursun ona 4
TL verince haçan sinemaya gidiyor. TEMELİN DERDİ (56) Temel'in derdi
buyukmus. Aleti artik is gormez durumda imis. Mükemmel
dedük ya! -------------------o---------------- TEMELİN İNGİLİZCESİ (57) Temel İngiltere’ye gezmeye gidecekmiş.Tabi İngilizce bilmediği için hemen Dursun’a koşmuş; -Ula Dursun ben İngilizce
bilmeyrum.Ha pen onlarla nasıl anlaşacağum? Dursun’da -Onlarla konuşunca her cümlenin
sonuna ‘’ing’’ koy.Onlar senin ne demek istediğini anlarlar.Demiş.Temel
ingiltereye gitmiş.Çay içmek içinBir kafeye oturmuş ve Dursun’un dediği gibi
yapmış.Bir garson çağırmış -Sen baa bir çay veriying
demiş.Garson şaşkın şaşkın gitmiş hemen bir çay getirmiş Temel’e vermiş.Temel
de garsona bak ben ne güzel İngilizce konuşuyinğ.Değiling.diye sormuş.Garson
da; - Ben Türk olmaying sen nah
içerdin çaying. -------------------o--------------- TEMELİN
KARISI (58) Temel'in
karısı köyündeki doktorla işi pişirmiş..
Bu durum herkesin diline düşmüş ama kimse Temel'e söyleyemiyor.. Herkes
nasıl anlatacağız bu isi derken Dursun atlamış; - Merak etmeyin uşaklar ben
söylerum.. Akşam olmuş Temel kahveye gelmiş, Dursun söyle bi gerinip köşeden
yüksek sesle temele doğru bağırarak; -Ha Temel
uşağum, senin Fadime ne zaman profesör olayi daaa..? -Ula
Tursun şaşırdın mu, benim karı daha okumayı bile sökemedu, profesör olmak
nerden ciktu..?
-Ne
pileyumm; köyde herkes Fadime yüksek lisansını yaptı, doktora veriyor diyorlar
da ondan sormuşumdur... -------------------o-------------- TEMELİN
KARISI (59) Temel'in
karısı köyündeki doktorla işi pişirmiş..
Bu durum herkesin diline düşmüş ama kimse Temel'e söyleyemiyor.. Herkes
nasıl anlatacağız bu isi derken Dursun atlamış; - Merak etmeyin uşaklar ben
söylerum.. Akşam olmuş Temel kahveye gelmiş, Dursun söyle bi gerinip köşeden
yüksek sesle temele doğru bağırarak; -Ha Temel
uşağum, senin Fadime ne zaman profesör olayi daaa..? -Ula
Tursun şaşırdın mu, benim karı daha okumayı bile sökemedu, profesör olmak
nerden ciktu..?
-Ne
pileyumm; köyde herkes Fadime yüksek lisansını yaptı, doktora veriyor diyorlar
da ondan sormuşumdur... -----------------o---------------- TEORİ VE PRATİK (60) Bir gün oğlu Temel’e gelmiş ve teori ve pratik arasındaki farkı iyi anlamadığını ve bir örneğe ihtiyacı olduğunu söylemiş. Bunun üzerineTemel: - “Annene ve ablana git onlara 500,000$ karşılığında bir arap şeyhi ile bir gece geçirip geçirmeyeceklerini sor” demiş. Oğlan önce annesine sonra da ablasına aynı soruyu sormuş ve her ikisinin de kısa bir tereddütten sonra kabul ettiğini öğrenmiş ve Temel’e geri dönmüş - “Sordum baba” - “Ne dediler? “ - “Her ikisi de kısa bir tereddütten sonra kabul etti” Temel şöyle bir düşünmüş ve
-
“Bu demek
ki oğlum bankada teorik olarak 1.000.000 $'ımız var, pratikte ise evde iki
orospu bulunuyooo!”. -----------------o---------------- TREN (61) Temel ve iki arkadaşı İstanbul'dan Trabzon'a gitmek üzere tren garına giderler. İlk Trabzon treni 1 saat sonradır, bileti alırlar. Ne yapalım bir saat diye düşünürken yemeğe gitmeye karar verirler. Yemekte sohbet, muhabbet saate bir bakarlar ki 1 saati geçmiş. Hemen koşarlar tren garına ama tren gitmiş. Yine bilet alırlar 1 saat sonrası için. Ne yapalım vakti nasıl geçirelim derken kahveye giderler. Çaylar kahveler sohbetler uzar da uzar ve saate baktıklarında 1 saat olmasına 5 dakika vardır. Hemen koşarlar gara ama trene yetişemezler. Gişeye gidip sorarlar yine Trabzon'a gidecek tren var mı diye. Gişedeki adam - “Bakın bu son tren eğer bunu da kaçırırsanız Trabzon'a bugün dönemezsiniz” demiş. Bileti almışlar yine sıkılmışlar ne yapalım ki derken pastaneye gitmeye karar vermişler. Pastalar, kekler, çörekler muhabbet derken saate bir bakmışlar ki 1 saat olmak üzere hemen koşmuşlar gara. Tren yeni hareket ediyor, içlerinden biri uzun ilk vagonu yakalamış, diğeri orta boylu son vagona tutmuş. Tren gitmiş, Temel oturmuş yere başlamış gülmeye. Gişe memuru yanına gelmiş. - “Sen ne garip
adamsın. 3 treni kaçırdın, arkadaşların gitti, sen kaldın, ağlayacağına
gülüyorsun be adam. ” Temel : “Uy
hemşerum onlar beni geçirmeye geldiydu ben ona güleyrum” demiş. ---------------------o------------------ UZAYLILAR (62) Temel evde radyo dinliyormuş. Birdenbire yayın kesilmiş spiker duyuru yapmaya başlamış: - “Sayın dinleyiciler: Dünyamıza uzaylıların indiği bildirilmiştir. Konu araştırılmaktadır. Lütfen ikinci bir emre kadar evlerinizden çıkmayınız, kapıları kilitleyiniz, perdeleri kapatınız.” Temel bunun üzerine hemen kalkmış, tüm kapıları ve pencereleri gözden geçirip radyonun başına dönmüş. İki saat sonra yeni bir duyuru yapılmış: - “Sayın seyirciler, uzaylıların kötü niyetlerinin olmadığı, dünyamıza dostane amaçlarla geldikleri ve küçük kırmızı yaratıklar oldukları belirlenmiştir. Lütfen dışarı çıkınız ve gördüğünüz ilk küçük kırmızı yaratıkla kontak kurunuz. ”Temel dışarı çıkmış, biraz yürümüş, yolun kenarında küçük kırmızı bir yaratık görmüş. Sormuş: - “Merhaba, kimsindur, ne yapaisun? ”Yaratık cevap vermiş: -
“Ben Dursun,Dursun. Siçayrum. ------------------o----------------- UZUNLUĞUNU VERDİ (63) İki boyacı olan Temel (kısa boylu) ile İdris (uzun boylu), bir bayrak direği boyama işini almışlar. Bu iş için ne kadar boya alacaklarını hesaplamak için direği ölçmeye çalışmışlar. Çapını ölçmek kolay olmuş ama yüksekliği? Onu ölçmek için Temel İdris'in omuzlarına çıkmış ama direğin tam tepesine ulaşamamış. İdris; - “Ben senden uzun boyluyum. Bir de ben deneyim” deyip Temel'in omuzlarına çıkmış ama gene aynı sonuç. Oturup ne yapacaklarını düşünürken yanlarına iriyarı bir adam yaklaşıp ne yaptıklarını sormuş. Temel'le İdris sorunu anlattıktan sonra, adam direği yerden güç bela söküp yere yatırmış. Boyunu ölçüp tekrar yerine diktikten sonra yoluna devam etmiş. Gittikten sonra İdris'le Temel bakışıp gülüşmüşler: - “Aptal herife
bak! Biz ona yüksekliğini sorduk o bize uzunluğunu verdi.” ------------------o---------------- VESİKALIK FOTOĞRAF (64) ------------------o----------------
__._,_.___
KARIŞIK FIKRALAR 10 ÇOCUK (1) Kadının biri,
sayıları'10 tane' olan çocuklarını anasınıfına yazdırmak için başvurmuş ve
okulun müdürü kayıt yapması için kadından çocukların isimlerini istemiş. Kadın
da "Ahmet" demiş. Müdür bey şaşırarak: - Nasıl ahmet
yani hepsinin ismide Ahmet mi?! Kadın gayet emin bir şekilde: - Evet. Müdür: - Peki
hanımefendi zor olmuyor mu karıştırmıyor musunuz?! Kadın: - Yooo!
bilakis kolay oluyor. "Ahmet yemeğe" diyorum; hepsi birden geliyor, "Ahmet
çıkıyoruz" diyorum; hepsi birden hazırlanıyorlar. Müdür şaşkınlıkla
dinlemekte ve kadına: - Peki bayan
özel iş vermen gerekiyor ise napıyorsun?! Kadın: - O ZAMAN SOY
İSİMLERİ İLE çağırıyorum! --------------------o--------------------- 12 ve 14 LÜK
AMCAOĞULLARI (2) On iki yaşındaki oğlan, on dört yaşındaki amcaoğluna
soruyor: - Abi ablam yakında nişanlanıyor biliyorsun... - Yaz sonu nikâh varmış, bizim evde de konuşuyorlardı. - Ben sana bir şey sormak istiyorum... - Söyle... - Bu nişan dedikleri ne? Evde sordum, 'Eh evlenecekler
işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim. - Hıııım... Zor soru, bak ben sana bir örnekle
anlatayım.. Diyelim ki Şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi
getirdin. Sana bir bisiklet alıyorlar ve 'Haziran'da bütün dersleri pekiyi
getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. İşte Şubat ile Haziran
arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık
dönemi' deniyor. -Haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona
bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıfı geçene kadar. Peki
dokunmaya izin var mı?
- Vallahi onu ben de tam olarak bilemiyorum; binmek kesin
kes yasak da, galiba ziliyle miliyle oynayabiliyorsun!.. ----------------------o------------------------ 32 DOLAR (3) - Doktor sevişirken bizi izler misiniz? demişler. Doktor şaşkın şaşkın bakmış demek bir sorunları var. Tıp adamı olarak yardım etmek zorunda: - Peki, demiş. Çift yatağa uzanmış doktor izlemiş ve teşhisi bildirmiş: - İkiniz de gayet sağlıklısınız, Sevişmeniz fevkalade
merak edecek bir şey yok. Viziteniz 32 dolar bu da faturanız. Ertesi hafta çift yine gelmiş doktora "sevişirken
bizi izle "diye. Gene izlemiş doktor. Gene sorun yok. Gene vizite 32
dolar. Her hafta çift randevu alıyor, geliyor, sevişiyor. Parayı ödüyor, çıkıp
gidiyor. Bir türlü bir şey bulamayan doktor sonunda dayanamamış: - Bana biraz yardımcı olun sıkıntınız ne söyleyin?. Adam cevap vermiş:
- Herhangi bir sıkıntımız yok bir şey bulmanızı da istemiyoruz.
Bu kadın evli, onun evine gidemiyoruz.Ben de evliyim benim eve de gidemiyoruz.
Hilton geceye 178 dolar istiyor. Sheraton 182 dolar. Buraya ise sadece 32 dolar
ödüyoruz üstelik sağlık sigortamız bu 32 doların 26 dolarını bize fatura
karşılığı geri ödüyor. ---------------o----------------
85 YAŞINDAKİ ADAM (4) 85 yaşından da bir
adam doğum hanenin kapısında beklemektedir. ---------------------o------------------ 200 DOLAR (5) Adam barda gördüğü güzel bir bayanla konuşmanın yollarını
arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve, "biraz konuşabilir
miyiz,acaba?" dedi. Kız birden haykırdı: ----------------o---------------
Kadının
biri kocasini devamli aldatiyormus. Aniden gür bir ses duyulmus: ORUSPULAR SİZİN HEPİNİZİ BİR ARAYA GETİRMEK İÇİN TAM ÜÇ AY UĞRAŞTIM... ---------o------- 4.500 DOLAR (7) Adamın
biri bir gün Los Angeles’ta bir randevu evine gider ve oradan içeriye girer.
Gayet mütevazi giyimli bu adamı görenler; biraz şaşırırlar, çünkü bu randevu
evinde fiyatlar oldukça yüksektir. Adam içeriye girdikten sonra buyurun hoş
geldiniz diyen görevliye, ben Irina ile görüşeceğim der. Birkaç dakika sonra
adamı içeriye alırlar ve o esnada da oldukça güzel, uzun boylu ve alımlı bir
bayan merdivenlerden aşağıya doğru inmektedir. -Merhaba,
beni sormuşsunuz diye adama yönelen kadın; adamdan geceyi seninle birlikte
geçirmek istiyorum cevabını alır. Bu güzel ve alımlı kadın
-Tabi ki efendim, ancak şunu baştan söyleyeyim, benim fiyatım biraz
pahalı, geceliğim 1500 dolar der. Adam paranın sorun olmadığını ve muhakkak
geceyi onunla birlikte geçirmek istediğini söyler. Ve o geceyi kadınla birlikte
geçiren adam, ödemeyi de sorunsuz bir şekilde halleder. -
Geceyi seninle birlikte geçirmek istiyorum cevabını alan Irina, tabii ki
efendim diye adama yol gösterir ve o geceyi de birlikte geçirirler. Irina ile
geçirdiği bu. 2 özel geceden sonra çok mutlu olan adam, ertesi akşam
yine aynı randevu evinin yolunu tutar. -
Bakın, böyle sürekli müşterilerime indirim falan yapmıyorum, her gece
geliyorsunuz ama bilginiz olsun der. Adamın paranın sorun olmadığını söyler ve
geceyi yine birlikte geçirmek istediğini belirtir. Bunun üzerine gece boyunca
birlikte olan çiftin aralarında şöyle bir konuşma geçer. Irina:
- Nereden geliyorsunuz, nerelisiniz? Adam: - Moskova’dan geliyorum.
Irina:
- Ya, benim kız kardeşim de orada oturuyor şuan, biz de oralıyız. Adam:
- Biliyorum, zaten bana 4.500 Doları size getirmem için o yolladı. ----------------o------------- ADAM VE ŞEMPANZESİ (8) Adamın
biri yetiştirdiği şempanzesi ile bir bara girmiş. Kendisine içecek bir şeyler
söylemiş, bu orada şempanze de kendi başına dolaşıp eline ne geçse ağızına
atıyomuş. En son bilardo masasındaki topu alıp ağzına atınca barmen bağırmaya
başlamış. -“heeey
şu hayvana sahip çık bilardo topumu yedi”. Adam da gayet sakin
Aradan
iki gün geçmiş sonra şempanzesi olan adam tekrar bara gelmiş. Yine oturmuş içki
içmeye başlamış. Bu arada şempanze de barın üstünde duran eriklere uzanmış.
Barmende bir yandan çaktırmadan şempanzeyi izliyormuş. Hayvan önce arkasından
denemiş sonra çıkarıp ağzına atmış ve yutmuş. Barmen adamın yanına gidip
AĞANIN KARISINA SAYGI (9) Ağanın şehre indiği
birgün eşkiyalar köyü basıp ağanın karısı da dahil köydeki tüm kadınları dağa kaldırılar. Şehirden dönen
ağa hemen adamlarını toplayıp iz sürer ve eşkiyaları mağarada kuşatır.Durumun kötüye gittiğini anlayan
haydutlar tüm kadınları bırakıp kaçarlar. Bu arada ağa hemen karsını sorguya
alarak: -Bu namaussuzlar size
ne yaptı ? Hele bir anlat bakalım. Ağanın karısı öfkeli bir şekilde: -Ne yapacaklar bize?
Sen zamanında yetişemeyip kurtaramadığın için hepimize tecavüz ettiler. Der.
Ağa: -Peki onlara benim
karım olduğunu söylemedin mi? Diye sorar. -Söylemez olur muyum hiç. Söyledim. Ben ağanın
karısıyım dedim...Bunun üzerine onları kuru yere yatırdılar, benim altıma halı
serdiler. Rahmi TURAN’dan alıntıdır. ---------------o------------- AHİRETTE 2 KADIN (10) - Selam, benim adım Wanda. - Selam, benimkide Slyvia, sen nasıl öldün?
- Keşke derin
dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor ------------------o-----------------
1960"lı yıllar, Elazığ Akıl
hastanesinden deliler kaçar, Elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılır. 423
deli kaçmıştır. O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastanenin
başhekimidir. Doktor bey ne yapalım derler. Mutemet Bey bana bir
düdük verin ve arkama yapışarak gelin der. Doktor önde birkaç personeli
arkasında tren-tren oynayarak Elazığ’ı dolaşırlar. Bütün deliler bu
kuyruğa girer uzun bir vagon oluşur.
Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişi olmuştur. -----------------o------------------ AKILLI ÇÖZÜM (12) Akıl hastanesinde doktorlar artık hastanede yer kalmadığı
için, en çok akıllanmış hastaları taburcu etmeye karar vermişler. Hastanenin
doktoru 4 kişi belirlemiş ve odasına çağırmış Tabi hemen kabul etmiş ve işe koyulmuşlar. 4 kişi dolapla
uğraşırken doktor da önündeki evraklara dalmış. Kafasını kaldırdığında bir de
bakmış ki dolabı 3 kişi taşıyor. “Diğer arkadaşız nerede?” “O dolabın içinde
efendim, rafları taşıma görevini ona verdik.” -----------------o--------------- ALDATMA (13) Uluslararası
ölçekte bir kadın araştırması yapan sosyolog, dünyanın çeşitli ülkelerinde
kadınlara bir soru sormus. – Kocanızı başka bir
kadınla yakalarsanız ne yaparsınız? Soruya ülkelere göre verilen yanıtlarsa
şöyle olmuş: İsveçli : Neyimi
beğenmediğini sorarım. Rus : Evi terk
ederim. Fransız : Sesimi
çıkarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim. İtalyan : Kadını
vururum. İspanyol: Kocamı
vururum. Yunanlı : Her
ikisini de vururum.
Türk : Benim kocam
yapmaz! ---------------------o-------------------- ALDATMA (14) Adamın biri işten eve gelmiş bir
bakmış, karısı başka bir adamla yatakta. Hemen tabancasını almış ve öteki
adama: “Madem karımı istiyorsun
onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum” demiş. Öteki adam bunu
kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler, kapıyı kapatmışlar, sonra
kadının kocası öteki adama fısıldamış; “Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş
edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım, karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa
en çok sevdiği odur.” Böylece ikisi
havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar. Kadın silah sesini
duyar duymaz koşarak içeri girmiş. Yere yatan iki adama bakmış ve
bağırmış; “Hayatım çıkabilirsin,
ikisi de öldü! -----------------o------------- ALİ VE ÖĞRETMENİ (15) Küçük Ali okula
başlar başlamaz öğretmeni Aysel’e gidip yerinin birinci sınıf olmadığını üçüncü
sınıfta olması gerektiğini söyler durur. Hatta ablasının
üçüncü sınıfta olduğunu kendisinin ondan daha akıllı olduğunu ve en az üçüncü sınıfta
olması gerektiğini söyler. Bu duruma dayanamayan
Aysel öğretmen Ali’yi alıp okul müdürünün yanına götürür. Durumu izah eder okul
müdürü de imtihan edelim uygunsa geçirelim der. Ali’ye bir kaç soru
yöneltir: ”İki kere iki?” Ali hemen “Dört” diye
cevap verir. “Sekiz kere dokuz?” Ali “yetmiş iki” der. “Kaç mevsim var?” Ali “dört” der. Sınıf öğretmeni Aysel
de Ali’yi imtihan etmek ister: “Ali ineklerde dört
tane bende iki tane olan şey nedir?” deyince Ali ayak diye cevaplar. “Peki senin
pantolonunda olup benim pantolonumda olmayan şey nedir?” deyince cep diye cevap
verir Ali. Bunun üzerine müdür
öğretmene dönüp: “Hocam bu çocuğu 5.
sınıfa koyalım. Çünkü ben son iki soruya doğru cevap veremedim o verdi” demiş. ------------------o------------------- TRENDEKİ KADIN (16)
Kalabalik bir IETT otobüsünde yabancı bir kadın arkasındakı adamı uyarmak için
dönerek adama; – Bre yüklenip
duroorsun ….. Genç adam yine sakin, -----------------o---------------
AT
ARIYOR (17) Karı koca kahvaltı
yaparken kadın bir anda kocasının
kafasına tavayı geçirir. -
Deli misin
ya neden vurdun bana? -
Makinaya
pantolonunu atarken cebinden ‘’Birsen’’ diye bir kağıt çıktı. -
Aşk olsun
sana ya hayatım.Birsen geçen gün oynadığım yarıştaki atın adıydı.Ya sen ne sandın?
İnanamıyorum sana. -
Peki canım
özür dilerim.Çok acıdı mı? Üç gün sonra yemekte bu sefer
kadın en büyük tavayla kocasının kafasına öyle bir geçirir Ki adam bayılır, kadın üç dolu sürahi suyu
kocasının kafasına döker.Yarım saat sonra kendine gelen adam karısına sorar. -
Peki bu
sefer neden vurdun? Kadın. -
Seni bugün
at aradı! -------------------o--------------- AYAKLARI KOKAN ADAM (18)
Ayakları çok kötü
kokan adam eşi ile birlikte misafirliğe gidecek. Adam iş yerinden oraya
geleceği için karısı adamı uyarıyor. Aşkım, gideceğimiz yerde ayaklarının kokmaması
için lütfen işten çıkmadan temiz çoraplar giy. Adam tamam der. Neyse
gidecekleri evde buluşur, ev sahipleri ile sohbete başlarlar. Bir süre sonra
evdeki herkes burnunu tutmaya yüzünü ekşitmeye baslar. Odayı kötü bir koku
almıştır. Kadın adamın kulağına eğilerek, aşkım çorapları değiştirmedin mi sen?
Adam cevap verir, aşkım inan ki değiştirdim. Hatta sen yine bana inanmazsın
diye de çorapları cebime koyup yanımda getirdim, bak. ----------------o-------------- AYI SALDIRISI (19) Adamın biri av sırasında yaşamış olduğu bir macerayı arkadaşlarına anlatıyor. “Bir gün geyik avında iken ormanda bir ayı ile karşılaştım. Ayı başladı beni kovalamaya. Çok hızlı koşamadığım halde ayı beni tam yakalayacak hop ayağı kayıyor yerde, tam yakalayacak hop ayağı kayıyor yerde. Böyle 5 defa düştü en sonunda vazgeçti peşimi bıraktı. Adamın arkadaşı hemen atılır “valla bravo, ben olsam kordukan kıpırdayamaz altıma yapardım. Adam cevap vermiş “olum ayının ayağı neden kayıyor sanıyorsun sen” ------------------o--------------- AYI VE BAL (20) Bitki bilimiyle
ilgilenen kafile Türkiye’nin ormanlarını araştırmak için ülkeye gelmiş. Tabi
uzun süre ormanlarda çadırlarda kalmışlar. Bir gün aralarındaki bir kadının
eksik olduğunu fark edip aramaya çıkmışlar. Sonunda rastladıkları bir köyde,
samanlıkta kadınla çobanı koyun koyuna uyurken bulmuşlar. Hemen ikisini de
uyandırıp kadına her şeyin yolunda olup olmadığını sorduklarında kadın, “evet
gece biraz kafam güzeldi ama her şey isteğimle oldu. Hem ben bu adamı çok
beğendim hayatım boyunca böyle bir gece geçirmedim. Eğer benimle ülkeme gelirse
ve hep böyle olursa tüm mal varlığım onun olur.” Adam, “yahu ben evliyim, karım
burada, çocuk burada, eee hayvanlar da burada, ben seninle gelemem ama bekar
bir ağabeyim var o seninle gelir” demiş. Kadın, “peki
ağabeyinde bu işte bu kadar iyi mi?” Adam, “valla şöyle söyleyeyim, bizim
sürüye saldıran aıyı bir gece tenhada sıkıştırdı ve anlarsın ya, o günden bu
güne ayı ağabeyime her gün bal getiriyor.” ------------------o---------------- AYNA (21) Tarihte ilk kez Erzincan’a ayna gitmiş.Adamın biri aynayı görünce eiine almış.Daha önce hiç ayna görmediği için kendisini görünce ölen kardeşine benzetmiş.Adam; - Ey gidi gardaşım.Seni birdaha görmek nasipde varmış.! Aynayı eve götürüp sarılıp yatmış kardeşine.Karısı bakmış ki kocası bir şeye sarılıp uyuyor.Aynaya bakmış bir kadın! (Kendisi) - Allah belanı vere bu garı da kim? Bi boka da benzese ! Feryat figan evden çıkıp doğruca muhtara gitmiş. Kadın; - Muhtar benim herif beni bu çirkin garıyla aldatir.Muhtar aynaya bakmış o da kendisini görünce. düşünceli düşünceli ; -Yav bu garidan çok gavata benzir… -----------------o------------------- BİR ÜST SINIFA GEÇME İSTEĞİ (22)
Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanıma giderek
dersten sonra kendisiyle görüşmek
istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu: ------------------o--------------------
+ 18 FIKRALARI 4 RAHİBE GÜNAH ÇIKARTIYOR AFYONLU TERZİ SADIK USTA AĞA İLE REŞO
BAKİRE İMAM VEYA MÜDÜR G..T NAKLİ HANGİSİ EVLİ İSKOÇ KAPTAN PİLOT KEÇİ ÇOBANI KÖYDEKİ SİHİRBAZ KÖYÜN ERKEKLERİ MANAV MESAJ ÖLÜYÜ BİLE DİRİLTİR PERİ MASALI POSTACI PREZERVATİFİN TÜRKÇESİ RAHİBE C.İPEKCİ RAHİP VE RAHİBE ROBOT SANDALET SARAYIN HİZMETKARI SATILIK PAPAGAN SEKSENLİK KOCA SİHİRBAZ SOSİS TAYLAND TRAKYALI GÜLSÜM İLE RÜSTEM UNUTKAN YAŞLI ADAM ÜÇ RAHİBE VERECEKSEN VER VİBRATÖR YENİ EVLİ ÇİFT VE PAPAĞAN |